Devletin, her alanda yerli ve milli projeleri desteklemesi bir fırsattır... Neyimiz eksik, söyler misiniz?.. 'Yapamazlar' dediklerinin en iyisini yapmadık mı?..
Türkiye'de faili meçhul cinayetler gerçek manada aydınlatılmadıkça, şer odakları kahpe planlarını sürdürme cesaretini bulacaktır...
Türkiye'nin"Karanlık yılı"1993'tür...
Jak Kahmi, Uğur Mumcu ve Cem Ersever cinayetleri, Adnan Kahveci'nin inandırıcılığı olmayan bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybetmesi, Eşref Bitlis'in uçağının düşürülmesi, Turgut Özal'ın gizemli vefatı, Sivas ve Başbağlar katliamları ve 33 erin şehit edilmesi olaylarında"Şüphe"henüz ortadan kalkmış değildir...
O dönemde, toplumun sevilen kişilerini ortadan kaldırmaya yönelen şer odakları, 2006 yıllarında yeniden karanlık yüzlerini göstermiş, Aselsan'da önemli projeleri yürüten 31 yaşındaki Hüseyin Başbilen ilk hedef seçilmiştir…
Başbilen'in babası ve kardeşi, mühendisin eşinin"Onu zorla götürdüler"sözlerini hatırlatarak, 12 yıl öncesinin"Sır perdesi"ni aralamışlardır...
Başbilen’den sonra aynı kurumda birlikte çalışan Ali Ünal, hedef olmuştur. Ünal, 30 yaşındadır ve Aselsan'da mühendistir. 17 Ocak 2007'de kafasına isabet eden kurşunla hayatını kaybeden Ali Ünal, F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu, komuta kontrol ve şifreleme sistemleri üzerinde çalışıyordu.
Evrim Yançeken de Aselsan'da Başbilen ve Ünal gibi askeri projeler yürütüyordu. 26 Ocak 2007'de oturduğu evin 6. katından düşerek öldü. Ölüm raporunda“Düşme sonucu” diye yazıyordu.
Zafer Oluk: 10 Mayıs 2008'de askerlik görevini yaptığı birlikte elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti. O da yazılım mühendisi idi.
Hakan Öksüz, 25 Ocak 2012'de Eskişehir yolu üzerinde geçirdiği şüpheli bir trafik kazasında öldü. Öksüz, mikro elektronik güdüm ve elektro-optik grubu projelerinde çalışıyordu.
Erdem Uğur: 16 Ocak 2015'de Ankara'daki evinde ölü bulundu. Gazdan zehirlenerek intihar ettiği açıklandı. Hortum ağzında bulundu. Manyetik alan konusunda uzman olan Uğur, F-16 savaş uçakları,
İHA, tank ve savaş silahları gibi milli projelerde görev yapıyordu.
Faili meçhul ya da inandırıcılığı olmayan nedenlerle hayatlarını kaybeden bu vatan evlatlarının, savunma sanayindeki "Milli ve yerli" projelerin önünü kesmek için katledildiği şüphesini taşırsam haksız sayılır mıyım?..
Paramızla bile verilmeyen İHA'lar ve SİHA'ları yapmamış olsaydık, Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye'de ABD ve AB destekli teröristlere karşı başarılı sonuçlar alabilir miydi?..
Türkiye; insansız tank ve deniz aracı, savaş gemisi, helikopter, tankı, füzesi ve uçaksavarlarını milli ve yerli imkanlarla yapmasaydı, "Dik" durabilir miydi?..
Aselsan'da peş peşe yaşanan intihar olayları; nasıl tesadüf değilse, 1993'te faili meçhul gibi gösterilen cinayetler de öyle....
Bir uçak lastiğine muhtaç ülke iken, o savaşta zaferle kucaklaşan TSK’nın Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları'nda yazdığı"Destan"da o milli ve yerli projelerin payı büyüktür!..
Devletin, her alanda yerli ve milli projeleri desteklemesi bir fırsattır...
Neyimiz eksik, söyler misiniz?..
"Yapamazlar" dediklerinin en iyisini yapmadık mı?..