NECDET UZUN YAZDI: Örtüşmeler
Bizde de Gezi Parkı'nda çevreci duyarlılığı içinde tepkilerini ortaya koyan gençlerin gizli eller tarafından çadırlarının yakılmasıyla başlamıştı her şey
İran'da, batık finans şirketlerinde paralarını kaybeden insanların masum ve haklı tepkileriyle başladı her şey...
İran devleti; sert söylemlere rağmen protestoculara toleranslı davrandı...
Taa ki, eylemler biçimini değiştirerek, bütün ülkeye yayılana dek!..
İran; gaflete düştü bence...
Çünkü, ABD medyasının geçmişte, üniversite gençliğini sokağa dökmek için yaptığı provokasyonlar hala hafızalarda...
İran halkının demokratik taleplerine saygı duyuyorum ama bu protestoların arkasında emperyalizmin izlerini ve hain emellerini görünce kaygılanmadım, diyemem!..
Çünkü, onlar "sevmedikleri horozun sesini dinlemezler" Bizde de Gezi Parkı'nda çevreci duyarlılığı içinde tepkilerini ortaya koyan gençlerin gizli eller tarafından çadırlarının yakılmasıyla başlamıştı her şey...
Tıpkı İran'da batık finans şirketlerinde paralarını kaybedenlerin ortaya koyduğu masum eylemler gibi...
Amaç neydi, ne oldu?..
Ve ardından 15 Temmuz darbe girişimi püskürtüldü...
Her iki olayın da arkasında olup, o günlerde "kem küm" edenler, İran'da yüzlerini saklamaya gerek bile duymadı...
Çünkü, Türkiye o maskeyi düşürmüştü...
Bütün bu olup bitenler asla tesadüf değil!..
Niye mi?..
Irak'ın işgalinden sonra sırada Suriye'nin olduğunu ardından da İran'da bir karışıklık çıkarılacağını yıllar öncesinde rahmetli Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, yazmamış mıydı?..
Ne dilim söylemeye ne de elim yazmaya varıyor ama, son hedefin Türkiye olacağını da ifade etmemiş miydi?..
Yani, yıllar öncesinde kurgulanan oyun aslına uygun biçimde sahneye konuluyor...
Daha bitmedi elbette...
Şu sıralarda ortaya çıkan Çiftlikbank hikayesi nedir?..
Binlerce kişinin parasının battığı iddia ediliyor...
İran'daki batık finans şirketleriyle eş zamana denk gelen garip bir gelişme...
İster "paranoyak düşünce" ister "Komplo teorisi" deyin!..
Bu örtüşmeler karşısında endişe duyuyorum...
15 Temmuz'da yenik düşenlerin hiçbir fırsatı kaçırmayacağını biliyorum...
"Su (asker) uyur, düşman uyumaz"mış!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a öfke duyanlar meselenin özünün Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası olduğunu idrak edemezse, işte o zaman "sıra bize gelecek" demektir...
Meselenin özünün ne olduğunu büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten dinleyelim: " Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en kıymetli mirası olan istiklâl aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenlerce bu aşkım malûmdur. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut beka bulabilmesi mutlaka o milletin hürriyet ve istiklâline sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka müstakil bir milletin evlâdı kalmalıyım. Bu sebeple millî istiklâl bence bir hayat meselesidir."
"Deve kinli" emperyalizme uşaklık ve yataklık etmek bu milletin fıtratında yoktur!..