AĞLATAN ÜRETİM
AĞLATAN ÜRETİM
Samsunlu kadın girişimci 35 yaşındaki Gülben Üçüncü, kurduğu 3 atölyede kadın çalışanlarıyla birlikte yılda 200 bin ceset torbası üretip yarısını ihraç ediyor. Üçüncü, çalışan kadınların özellikle çocuk ceset torbası dikerken çok zorlandığını, hatta ağlayanların olduğunu söyledi. Samsun'da yaşayan evli Gülben Üçüncü, girişimcilik eğitimi aldıktan sonra KOSGEP desteğiyle iş geliştirme merkezinde 'ceset torbası' üretmek için atölye kurdu. Firmasının adını annesi Hatice Hür'den esinlenerek 'Hanımağa Tekstil ve Medikal A.Ş' olarak belirledi. Moda tasarımcısı olan anne Hatice Hür'ün de desteğiyle atölyenin altyapı çalışmaları tamamlandı ve üretime geçildi. Yapılan Ar-Ge çalışmaların ardından ceset torbaları, kan ve benzeri sıvının geçişini engellemesi amacıyla polyester kaplama ile kaplandı. Kısa sürede işlerini büyüten firma Ordu ve Diyarbakır'da da iki atölye daha kurdu. Yılda 200 bin ceset torbası üreten firma, geçen yıl 100 bin adedini, Suriye, Irak, Rusya, Azerbaycan, İran, ve Gürcistan gibi ülkelere ihraç etti. Türkiye'de ceset torbası üreten bir kaç firmadan biri olduklarını söyleyen Gülben Üçüncü, "6 yıl önce televizyonda bir haberi izlerken görüntüde bir bebek cenazesinin karton kutuda taşındığını gördüm. Bu beni çok etkiledi. Zaten annem moda tasarımcısı. Tekstile yabancı değildim. Acaba yapabilir miyim diye düşündüm. Araştırmalar sonucunda atölyeyi kurduk. Yaptığımız Ar-Ge çalışmaları sonrasında daha sağlam ve kaliteli bir ceset torbası üretmeyi başardık. Ve ürettiğimiz ürün çok da ilgi gördü. Yıllık üretim kapasitemiz 500 bin adet. Şuan 200 bin adet üretim yapıyoruz. Hızla üretim miktarımızı artırıyoruz. İhracata da hızla devam ediyoruz. Bizim için ihracat çok önemli. İhracatımızı daha da artırmak istiyoruz" dedi. 'KADINLAR ÇALIŞIYOR' 3 atölyede 135 personel çalıştığını bunlardan 130'nun kadın olduğunu belirten Gülben Üçüncü, "Çalışanlar arasında anne kız ya da abla kardeş olanlar var. Çoğu daha önce ev hanımı iken bizim firmamızda çalışmaya başlayan kadınlar. Firmamızın adı da hanımağa olduğu için çok dikkat çekiyor. Annemin lakabı hanımağa. Ben de bu yüzden firmanın adını hanımağa olarak belirledim. Kadınların çalıştığı bir üretim firması olduğumuz için de ismi de çok anlamlı oldu. Ayrıca fabrikanın kuruluşunda ceset torbalarının dikimi ve çalışanların eğitiminde annemin çok büyük emeği oldu" diye konuştu. Üçüncü, ceset torbasının yanı sıra cerrahi önlükler, ameliyatlarda ve diğer sağlık operasyonlarında ihtiyaç duyulan tekstil ürünleri üretip kamu ve özel hastaneler, belediyelerin mezarlıklar müdürlüğüne, diğer sağlık kuruluşlarına sattıklarını dile getirdi. 'ÇOCUK CESET TORBASI DİKERKEN AĞLAYANLAR OLDU' Üçüncü, ceset torbası üretimine insanların soğuk baktığını belirterek, "İlk çalışmayı annem yaptığı sırada kendisi çok sıkıntı yaşadı. Bir hafta etkisini atlatamadı. Yeni işe başlayan işçilerimiz de de sorunlar yaşıyoruz. İlk zamanlarda zorlanıyorlar. Ancak daha sonra bunu bir tekstil ürünü olarak görmeye başlıyorlar. Özellikle çocuk ceset torbalarının üretimi sırasında problem yaşadık. Evli, çocuk sahibi çalışanlarımız var. Çocuk ceset torbası dikenken ağlayan çalışanlarımız oldu" diye konuştu. 'ŞEHİTLER İÇİN CESET TORBASI DİKEMEDİM' Atölyede çalışan personelin eğitimini veren anne 57 yaşındaki Hatice Hür ise, "Atölyenin ilk hazırlık aşamasında ceset torbaları için deneme üretimini ben yaptım. Psikolojik olarak ilk anda beni çok etkilemişti. En büyük problemi ben de, çalışanlar da çocuk ceset torbası üretirken yaşadık. Şehitlerimiz için askeriyeden ceset torbası dikmemizi istediler. Şehitlerimiz için dikemedim. Öyle bir zorluk yaşadım. Ceset torbası dediğimizde ilk önce herkes bir ürperti yaşadı. Ancak daha sonra onlarda alıştılar. Sanki bir tekstil ürünü üretiyormuş gibi düşünüyorlar. Hayatın bir gerçeği olduğunu kabul ettiler ve bu düşünce ile çalışıyorlar" dedi. DHA